Tuesday, July 17, 2012

ölü seviciler


ölü sevicilerden kastım, 2005'te başlayan nbc dizisi medium ve yine aynı tarihte başlayan (aaa, aman ne şaşırtıcı!) cbs dizisi ghost whisperer.
konu aynı, tarih aynı, ama görseller ve işleniş tamamen farklı. neyse ki...
 melinda (jennifer lowe hewitt) 
ghost whisperer için, konunun steril işlenişi diyebiliriz. bir kere ablamız prenses zaten. sürekli danteller ve fırfırlar içerisinde, ait olduğu küçük kasabanın neresinden aldığını bilmediğim tasarım kıyafetlerle arz-ı endam ederken; hayaletler bunu sık sık ziyarete geliyorlar. melinda ablamız da bunların "huzur bulmasına" yardımcı oluyor.
dediğim gibi bu dizi fazla steril: abla steril, kasaba steril, etrafındaki insanlar ve hayaletler de keza. zaten ben de üç-dört bölüm dayanabildim kendisine.

dubois ailesi ve allison (patricia arquette)
gel gelelim medium'a. allison ablamız, üç çocuklu, orta halli bir ailenin anası. kilosuyla, giyim tarzıyla, karakteriyle de gerçekten üç çocuklu, orta halli bir aile anası. dizinin danışmanı gerçek allison dubois, tabi diziyle ne kadar paralel bir hayat yaşadığını bilemem, ama bu bile dizinin "gerçekçiliği"ne katkı sağlıyor.  
bu dizide pek sterillik yok. kavga dövüş, geçim sıkıntısı, politik oyunlar, kesik kafalar falan gırla. en büyük sterilliği iyilerin çoğu zaman kazanması olabilir, e bu da uzun soluklu bir diziden beklediğimiz bir sonuç.

melinda vs allison
dizi sektöründeki yapımcılar ve senaristler arasında yine nasıl bir fikir hırsızlığına denk gelindi bilmiyorum ama bu ikisi, aynı anda ekranlara giriş yaparak yine bir klişeyi gerçekleştirdiler. en azından işleniş olarak iki farklı dizi var elimizde, e bu da bişi.

iaido

bu arada, doktora bittikten sonra oluşan zaman artığında (yaa, o kadar işe rağmen doktora yoksa mutlaka zaman kalıyordur) eşimin ve en yakın arkadaşımın kasım 2010'dan beri devam etmekte oldukları dojo'da ben de iaido'ya başladım.
tabi çömezin de çömezi olarak daha hiçbir şey bildiğim söylenemez, ama birinci seviye kata'ları bitirdim. ikinci seviyeden de ilk dördü öğrenmiş bulunuyorum. tabi bitirdim/öğrendim'den kastım kesinlikle "yapabiliyorum" değil :)
ben ve iaito'm
şu andaki önceliğim kılıcımdan ses çıkarabilmek, daha onu bile yapamıyorum. ama olacak olacak, öyle diyorlar. bende olmayan tek şey gerekliymiş bunun için: sabır :)

10 dakika ara?

akademisyenlik zor.
bahanemi hemen sunarak bir giriş yaptım ki, vicdanlara oynayıp vefasızlığımı affettireyim ^^
19 saat ders, hepsi ilk kez verdiğim derslere hazırlanma, sınavıydı, finaliydi, notlamasıydı ve öğrenci tehditleriyle muhatap olunmasıydı derken temmuzun ortası olmuş. şimdi de üniversitelerin tanıtım dönemi başladı. bu ne demek? puanını kapan öğrenci gelip, ne istediğini bilemez bir şekilde uzayda salınırken ona doğru yönü ve ivmeyi vermeye çalışmak demek.
üstelik evde de işler devam ediyor. küçük ailemizi birazcık feraha kavuşturmak için bir harala gürele söz konusu üç aydır. onun da kaymağını ekim gibi yemeyi planlıyoruz.
yani velhasıl kelam, çok meşgulüm! o yüzden blog'umu da nadasa bırakmıştım.
ama geri geldim ve sazı elime alacağım!
çünkü bir süre daha iki satır karalayamazsam, kendimi imha edeceğim.
merhaba kafamdakiler, ben geldim.